Selin Boronkay… Yolu Boğaziçi Üniversitesi’nden geçen bir isim.
Medya dünyasında yükselmeye nasıl karar verdi?
Uyuşturucu operasyonu sürecinde neler yaşadı?
Çağatay Ulusoy ile yolları neden ayrıldı?
Genç kızlardan tehdit aldı mı?
Sperm bankasından çocuk sahibi olmak istemesinin temelinde ne var?

Hepsi ve daha fazlası ünlü menajer Selin Boronkay ile gerçekleştirdiğimiz bu özel röportajda! Ekibimizi ajansında misafir eden Selin Boronkay’a sorularımıza verdiği samimi cevaplar için teşekkürlerimizle…
Röportaj : Fatma İzci & Hazal Pişkinoğlu
Fotoğraf : Duygu Yılmaz

Türkiye’nin tanınmış ailelerinden birinin kızı olmanızın yanında çok başarılı bir iş kadınısınız. Başarınızın sırrı nedir?
Dediğiniz gibi severek yapmak. Normalde kökenim otomotivdir. Otomotivde en dipten, satıştan başlayıp halkla ilişkilere geçtim, daha sonra yönetim kuruluna geçtim. Ama her zaman aklım halkla ilişkilerde kaldı. Çünkü benim yaptığım bu işte insan ilişkilerinizin çok kuvvetli olması lazım. Ben de insanlarla bir arada olmayı çok seviyorum. İşimi severek yapıyorum ve yaptığım bir işi sonuna kadar götürmeyi seviyorum. Oyunculuk sektöründe de, oyuncularla ve yapımcılarla olan görüşmeler, bir dizinin tutması gibi şeyler inanılmaz derecede zevkli.
“HAYKO CEPKİN’İN İLK ÇIKIŞINDAKİ MENAJERİYDİM”
Bu alanda ilerlemeye nasıl karar verdiniz?
Söylediğim gibi otomotivden halkla ilişkilere geçtim. Daha sonra babamlardan ayrılıp kendime bir ajans açtım. Ajansta yine otomotiv sektöründe PR yapmaya başladım, Kosifler’in ajansıydım. Daha sonra müzik sektörüne geçtim. Hayko Cepkin’in ilk çıkışındaki menajeriydim, bu çok bilinmez. İkinci albüme kadar Hayko’nun menajeriydim, beraber yola çıktık. Daha sonra Demet Akalın’ın basın danışmanlığını yaptım. Böylece müzik sektörüne girdim. O da onlardan gelen taleptendi, benden değildi. Çok sevdim ama sonra baktım ki konserler, barlar biraz zor bana göre. Sonra PR’a devam ettim.Sonra model işine girdim, model işiyle de birlikte oyuncularım ortaya çıktı. Onlarla birlikte bir yola girdim. Farklı bir sektöre onlarla beraber başlamış oldum. Onlar beni bu yola itti.



Eğitiminizi nerede tamamladınız? 
Eğitimimi Almanya’da Heidelberg’te International Schiller University’de tamamladım. Yazları da Boğaziçi Üniversitesi’nde özel öğrenciydim.
“NEFRET EDEN ÇOK, AMA TEHDİT ALMADIM”
Çok başarılı oyuncularla ve modellerle çalışıyorsunuz. Genç kızlardan ya da başkalarından tehditler alıyor musunuz?
Tehdit almıyorum. Seven de var sevmeyen de var. Çünkü yeni jenerasyon izledikleri dizilerdeki karakterleri çok benimsiyor. Dizide iki karakter arasında bir aşk yaşanıyorsa
onları gerçek zannediyorlar, kendilerini çok kaptırıyorlar. Şahsen benim de küçüklüğümde çok beğendiğim kişiler, sanatçılar vardı ama hiç bir zaman bu kadar kaptırmamıştım. Yanlarında menajer olarak ben varken onların arasına giriyorum, o aşkı bozuyorum zannediyorlar. Sosyal medyada “anti-Selin Boronkay” sayfaları falan çıkıyor veya başımıza bir talihsizlik gelincE “oh” diyorlar. Ama sonra biraz olgunluğa erişince dönüp “ya bu kız onların menajeri, onlarla iş yapıyor” deyip benimsiyorlar. Nefret eden çok ama hiç öyle bir tehdit almadım. Sadece sosyal medyada hoş olmayan mesajlar aldım, onları da block’luyorum zaten.
“GECE HAYATIM ARTIK YOK”
Gece hayatına düşkün müsünüz?
Belli bir yaşa kadar düşkündüm. O yaş da olması gereken yaştı, üniversite hayatım bitene kadardı ve tadında bıraktım. Sonra iş hayatına girince insan fark ediyor ki gece hayatınız olunca gündüzünüz iyi geçmiyor ya da orada kurduğunuz arkadaşlıklar arkadaşlık değil, zaman kaybı. Bu yüzden artık hiç gece hayatım yok, sıfır. Davetlere bile zor gidiyorum, sürekli çalışıyorum çünkü. Olması gerekiyordur muhakkak, ama tadında olması gerekiyordur.
“BEN DE ÇOCUK SAHİBİ OLMAK İSTİYORUM”
Bir açıklamanızda sperm bankasından alınan spermle çocuk sahibi olabileceğinizi belirtmişsiniz. Böylesine sansasyonel bir açıklama nereden çıkmıştı?
FMF hastasıyım, ailevi Akdeniz ateşi. Aynı zamanda yaşım zaten belli. Dedim ki eğer doğal yollarla çocuk sahibi olamazsam, ki doktorum olabilirsin dedi, böyle bir şeye başvurabilirim dedim. Yanlış yerlere çekilebilir. Ama her kadın gibi benim de doğamda annelik var. İnşallah bir gün evlenirim. Evlenemezsem de yaşım geçmezse öyle bir şey yapabilirim çünkü ben de çocuk sahibi olmak istiyorum. Hep hayvanlarla, köpeklerle yaşayacak halim yok.
“YAŞANMIŞ HİÇBİR ŞEYDEN UTANMIYORUM”
Çağatay Ulusoy’un menajerliğini yaptınız. Yollarınız neden ayrıldı?
Tamamıyla profesyonelce, ticari olarak yollarımızı ayırdık. Beraber bir yola çıkmıştık, anlaşma süremiz bitti. İkimiz de kendi yollarımıza gittik. Tartışma ya da kavga olmadı.
Kendinizden yaşça küçük bir erkekle ilişki yaşar mısınız?
Aşkta hiçbir kuralım yok. İnşallah yaşıtım ya da benden büyük birine aşık olurum ama yaşımdan küçük birine aşık olursam da “neden olmasın” derim. Belli bir yaşa kadar tabii ki de, 20 yaşında biriyle olmaz. Daha önce böyle bir ilişkim oldu. Bundan da utanmıyorum, yaşanmış hiçbir şeyden utanmıyorum.
Bounterview
Şu an hayatınızda özel biri var mı? Hayatınıza girecek insanda ne gibi özellikler ararsınız?
Şu an hayatımda sevdiğim, değer verdiğim biri var ama bir ilişkim yok. Hayatıma girecek insanda dürüstlük, saygı ve benimseme ararım. Evlilikte iyi günde kötü günde derler ya, iyi günde kötü günde destek vermesi lazım. Ama en önemlisi dürüstlük, bunun yanında güleryüz. Bunun dışında ne istenir ki başka?
“UYUŞTURUCU OPERASYONU SÜRECİNDE ÇOK YIPRANDIK”
Böyle tatsız bir soruyu sormak ve tekrar hatırlatmak istemeyiz ama oldukça merak ediliyor. Hem takipçileriniz hem de sizi sevenler uyuşturucu operasyonu sürecinde sizinle beraber üzüldüler. Siz o süreçte çok yıprandınız mı?
Tabii ki çok yıprandık. Çok fazla konuşamam çünkü daha yargı sürecinde, dosyalar hala gizli. Büyük bir şok yaşadık öncelikle, beklediğimiz bir şey değildi. Bir de yaşanan şeyler hiç hoş değil, hata yaptığınız zannediliyor ve bunun cezası veriliyor. Herhalde bir daha park cezası bile yemem diye düşünüyorum. Çıktığım anda kameralara “ Gençler, arkadaşlarınıza, çevrenize dikkat edin” diye de mesaj verdim. Bunları yaşamak hiç hoş değil, hayatta her şeyi doğru ve düzgün yaşamak gerekiyor, bunu öğrendim. Allah kimseye, beni sevmeyenlere bile böyle bir şey yaşatmasın. Biz 4 gün bu süreci yaşadık ama bunu senelerce haksız yere yaşayan insanlar var. Biz kötü dostluk ve kötü çevrenin cezasını çektik. Yargılama bitince herkese güzel bir açıklama yapacağız.
Daha çok erkek modellerle çalışıyorsunuz? Kadınlarla çalışmak daha mı zor?
Bunun sebebi kadınların ne yazık ki özel hayatlarına dikkat etmemesi. Benim gece hayatım yoksa benim çalıştığım kişilerin de gece hayatı yok, ben kendime dikkat ediyorsam onlar da kendilerine dikkat ediyorlar. Türkiye’de bir genç kız keşfedip onunla yola çıkmayı çok istiyorum ama olmuyor. Çünkü özel hayatları, gece hayatları, erkek arkadaşları problem olabiliyor. Biz kadınlar daha duygusalız, kadınlar duygularına kapılıp gidiyor. Sadece model ve oyunculuk değil, kadınlarla genel olarak iş yapmak erkeklere göre daha zor. Kötü ve sinirli günlerimiz olabiliyor. Hep erkekler denk geldi ama bayanlarla da denedim, tanıştım, yola çıkalım dedim ama olmuyor. Çünkü çalıştığım insanların arkasında duruyorum, onun yaptığı bir hata bana yansır, benim yaptığım hata da ona yansır. Erkekler bu konuda daha disiplinli ve dikkatli.
Boğaziçi Üniversitesi sizin için ne ifade ediyor? Boğaziçili’lere iletmek istediğiniz bir mesaj var mı?
Bence Türkiye’nin en iyi okulunda okuyorlar. Keşke seneleri geri alıp Boğaziçi’nin tadını çıkarabilseydim. Çok kısa dönem orada olabildim. Ama tekrar dönüp orada okumak ve o çevreyi yaşamak isterdim. Üniversite hayatı çok çabuk geçip bitiyor. Üniversite okurken çabuk geçsin, iş hayatına atılalım deriz ama iş hayatına atılınca ders çalışmayı bile çok özlüyorsunuz. Çünkü üniversiteyi bitirdikten sonra hayatın o olmadığını öğreniyorsunuz. Para kazanmak ve başarılı bir şeyler yapmak için bambaşka bir koşturmaya giriyorsunuz. Okuldaki çoğu zamanımızı çalışmayalım diye geçiriyoruz ama tam dersi oradan ne alabiliriz, cebimize ne koyabiliriz diye bakmamız lazım. Üniversitede başarılı olmak, iş hayatında başarılı olmak demek değil. Boğaziçi’nde çok iyi hocalar ve çok iyi bir sistem var. Okuduğunuz okulun değerini bilin, çok iyi bir okulda okuyorsunuz.
Bu röportajın yayın hakkı Bounterview’e aittir. İzinsiz kullanılamaz.

Ezgi Bozkurt ODTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımından mezun,İTÜ iç mimari master programı öğrencisi.Tasarımcı olarak donanımlı ve yetenekli olduğu gerçeğinin yanında moda dünyasında şu aralar Ezgi Bozkurt ismine sıkça rastlıyoruz.Neden mi? Tasarımcı kimliğinin yanında modellik yapması ile moda dünyasında giriş yaptı.Ayrıca kendine has tarzı ile Alexa Chung'ı aratmıyor.Bence Türkiye'nin en stil sahibi modellerinden birisi.Giydiklerini örnek alan genç kızlar oldukça fazla,bu nedenle kendisine trendsetter demek yanlış olmaz.Son olarak da Vogue Türkiye'de Mayıs ayının "Bugün Ne Giydim?"bölümünde stilini paylaşıyor.

Bunların dışında gerçekten çok zevkli ve cool bir insan.Mesela favori yönetmeni Wes Anderson'mış,bende bayılırım.Bir de http://cheapbadandugly.tumblr.com/ şöyle bir blogu var,göz atın derim :)

Stiline gelince..Sade ve basic parçaları şık detaylarla kombinliyor.Tercih ettiği renkler genellikle siyah ve gri.Ama giydikleri hiç sıkıcı değil.Gözlemlediğim kadarıyla Ezgi Bozkurt, düz bir sweatshirt'ü şık bir ayakkabıyla kombinleyecek kadar cesur,diz altı kalem eteğin altına Adidas spor ayakkabı giyecek kadar da rahatına düşkün.Yüksek bel kalem etekleri kısa üstlerle kombinlemesini çok beğeniyorum.
http://www.nouvellemagazine.net/ezgi-bozkurt/ Burada bir röportajını okumuştum,kendinden,kariyerinden ve stilinden bahsetmiş,okuyabilirsiniz,çok keyifli bir röportaj olmuş.

İşte Ezgi Bozkurt'un bir aylık stili : 


























Görsel Kaynak : http://vogue.com.tr








Görkemli Gecede Ödüller Sahiplerinin Ellerinde Yükseldi

Türkiye’nin ilk moda-yaşam dijital dergisi Evo’s Angels ve KırmızıTürk haber spikerleri platformu tarafından Sheraton Maslak’ta düzenlenen törende, 1.5 milyon oy sonucunda farklı kategorilerde berlirlenen EN’ler ödüllerini aldılar. Evo’s Angels yönetim kurulu başkanı Evren Yaşlak, yönetim kurulu başkan yardımcısı Evrim Yaşlak ve Kırmızı Türk platformu kurucusu Cengizhan Kaya’nın konuşmalarıyla başlayan görkemli gecenin sunuculuğunu Miss Model 2010 Tuğçe Yulaç ve oyuncu Metin Yıldız üstlendi.

İşte EN’ler:
Yılın en iyi kadın program sunucusu – Songül Karlı (Fox)
Yılın en iyi kadın ana haber sunucusu (Anchorwoman) – Ece Üner (Habertürk)
Yılın en iyi erkek haber sunucusu (Anchorman) – Burak Törün (CNN Türk)
Yılın en iyi sağlık programı sunucusu – Zahide Yetiş (Kanal D / Doktorum)
Yılın en iyi basın ve iletişim danışmanı – Özgür Aras
Yılın en iyi oyuncusu – Tolga Güleç
Yılın en iyi modeli – Elif Ece Uzun



Yılın en iyi çıkış yapan kadın sanatçısı – Aynur Aydın
Yılın en iyi çıkış yapan erkek sanatçısı – Gökhan Akar
Yılın en iyi hafta sonu sabah sunucusu – Pınar Esen (CNN Türk)
Yılın en iyi teknoloji programı – Sosyal Medya (TRT Haber)
Yılın en iyi hafta sonu ana haber akşam spikeri – Aslı Mavitan (TV8)
Yılın en iyi hafta içi gece sunucusu – Ezgi Gözeger (Fox)
Yılın en iyi hafta içi sabah sunucusu – Hilal Ergenekon
Yılın en iyi spor sunucusu – Selen Gül (FB Tv)
Yılın en iyi ekonomi sunucusu – Zeliha Saraç (24 Tv)
Yılın en iyi hafta içi öğle spikeri – Gülden Kalecik (Tgrt Haber)
Yılın en iyi aktüel program sunucusu – İlke Albayrak
Yılın en iyi çıkış yapan kadın spikeri – Meryem Özgün (A Haber)



Yılın en iyi komedyeni – Metin Yıldız
Yılın en iyi köşe yazarı – Aykut Işıklar (Bugün)
Yılın en iyi magazin gazetecisi – Gökhan Kimsesizcan (Hürriyet)

Aslı Mavitan


Aykut Işıklar


Aynur Aydın


Burak Törün


Ece Üner


Elif Ece Uzun


Ezgi Gözeger


Gökhan Akar


Gülden Kalecik


Hilal Ergenekon


Pınar Esen 


Songül Karlı


Tolga Güleç


Zahide Yetiş


Zeliha Saraç


Özgür Aras

Ödül töreninin lansman sürecine destek veren Bounterview ekibi, geceye fotoğraf çekimi, sosyal medya yönetimi ve röportajlar ile içerik ortağı olarak destek verdi.
Haber Kaynağı : Bounterview Medya Ekibi 
Gecenin tüm fotoğrafları için : Bounterview Facebook 
Geceye söylediğim gibi Bounterview ekibi olarak katıldık.Ödül törenini izledikten sonra Türkiye'nin en büyük VIP karma defilesini izleme şansımız oldu.Ben ve ekip arkadaşlarım ödül alan sunucular,modeller ve oyuncularla çok sayıda röportaj yaptık.O röportajları,defileden görüntüleri,gecenin en şık bay ve bayanlarını da sizlerle çok yakında paylaşacağım.
Derslerin yorgunluğu arasında bizim için güzel bir kaçamak oldu,çok eğlendim.Medya sektöründe tam bir çaylak olduğum için ödül töreninde çok şey öğrendim.Gecenin sonunda flaştan gözlerim yansa da bol bol fotoğraf çektirdim:) 
PS : Çok yakında Selin Boronkay röportajı yayına girecek.Haberiniz olsun,takipte kalın :)

Bir dergi düşünün Abdullah Avcı,Dilara Endican,Pit10,Bülent Korkmaz,Ece Pirim röportajları yer alsın.

Bounterview'in Mayıs sayısı çıktı,hem de 19 Mayıs gibi çok özel bir günde!

Röportajların yanında "Boğaziçi Üniversitesi'nin EN ŞIK Hocası" adlı yazımı ve ekip arkadaşlarımın yaptığı diğer çalışmaları da görebilirsiniz.


PS : Bounterview ekibi olarak 23 Mayıs'ta Sheraton Maslak'taki ödül töreninde gecenin medyası olarak yer alacağız.Ayrıntılar burada ve Bounterview 'de olacak.Takipte kalın!

Zaman zaman hepimize olmuştur.İşimiz,okulumuz,çevremizdeki insanlar herkes, herşey üzerine üzerine gelir.Nefes alacak vakit bulamazsın.Bulsan da kullanamazsın.İşte öyle bir dönemdeyim.Çok uzun zaman oldu yine yazmayalı,farkındayım.Hayatımın en yoğun dönemini yaşıyorum diyebilirim.Bir yandan okul,okul demişken bir sürü midterm,reflection,portfolyo,istekleri bitmeyen hocalar,kaprisli arkadaşlar,diğer yandan Bounterview ( son zamanlarda en keyif aldığım şey oldu artık :) ),röportajlar,dergi,ödül törenleri derken oturup Game of Thrones'un yeni çıkan bölümünü izleyecek vaktim olmuyor.Onu geçtim bazen yemek yemeği bile unutuyorum ( Buna rağmen bir gram vermedim,bu nasıl iş hala anlamadım!!)



Bu yoğunluk hoşuma gitse de,bazen bunaltıcı oluyor,hele de söz konusu olan dersler ise.Arada kendime küçük molalar veriyorum.Bazen Taşoda konserleri,bazen Sportsfest gibi okulumun düzenlediği harika etkinliklere katılıyorum.Bazen de arkadaşımla yurdun önünde 3 saatlik sohbet,tabii ki olmazsa olmaz alışveriş :) 

Bugün nihayet alışverişe çıktım ve uzun süredir unuttuğum kendimi tekrar buldum.Yeni sezon kıyafetler arasında kendimi zaman zaman kaybettiğim de olmadı değil ama bu bana çok iyi geldi.Ne açlığım,ne susuzluğum,ne ödevler,ne sinir olduğum insanlar,ne içimi daraltan ülke meseleleri hiç biri aklımda yoktu. Sadece neyi nasıl kombinleyeceğimi,hangi parçayı hangi takıyla tamamlayacağımı,o outfiti nerede giyeceğimi düşünüp kendimi mutlu ettim.Bir de indirim olsaydı artık değmeyin keyfime! 


Kendimi iyi hissettirecek bir yer olan H&M'di tercihim.Erkek reyonundan pembe bir şort,yeni sezonun en beğendiğim parçalarından renkli büstiyer ve sezonun en futuristik trendi metalik (trend olduğunu çok önceden söylemiştim : bknz ) renk bir sandalet aldım.Bir de Koton'dan indirimden bir statement kolye aldım.


Normalde her yaptığı alışverişi çeken,neyi ne kadara nerden almış yazan,giydiklerinin fiyatı ile övünen tipte bir insan değilim.Zaten bilen bilir,görgüsüzlük en sevmediğim şeydir,hep söylerim ve her fırsatta görgüsüz insanları eleştiririm.(Ki H&M oldukça uygun fiyatlı bir yer olduğu için yazıyorum.)
Amacım sadece yaşadığım o güzel duyguyu paylaşmak.İnsan bazen kafasını dağıtmak istiyor,İstanbul gibi bir yerde de bu çok mümkün değil,o yüzden benim terapim alışveriş.
Öyle büyük paralar vermeye de gerek yok.Zaten moda ve güzel giyinmek parayla satın alınamayacak kadar güzel şeyler.Sadece iyi bir zevkiniz olsun yeter.

Sizin de kafanız eser,kendinizi alışverişe vurursanız ve öğrenciyseniz size önerebileceğim uygun fiyatlı alışveriş noktaları : 
H&M
Beyoğlu Terkos Pasajı
Beşiktaş Sinanpaşa Pasajı
Mango Outlet
Küçük Butikler

Blogger tarafından desteklenmektedir.

Popular Posts